Dadaizm 1. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkan bir sanat akımıdır. İlginçliği şu ki aslında bütün akımlara ve şablonlara karşı olsa da kendisi de bir akım, kısmen bir şablondur. Dadaizme sanatta anarşizm de diyebiliriz. Yani ben öyle diyorum sizi bilmem. Hiç bir kuralı kabul etmez çünkü.
Bu akımın temsilcileri de renkli insanlardır. Hatta yakın zamanda çekilen Alman yapımı Das Wilde Leben filmi kısmen bu renkli dadaist şahısların hayatını anlatır. Aslında Kommune 1' i anlatır ama dadaist sanatçıların da bulunduğu bir topluluk olduğu için yazdım şimdi.Neyse konuyu dağıtmayalım.
Kolaj dadaist eserlerde sık kullanılan bir yöntemdir.Estetik kaygısı olan bir akım değildir. Zaten bunu buraya gelene kadar anlamışsınızdır. Heykel ve grafik eserleri genelde bakanı rahatsız edecek tasarımlardır. Hayvan postu kaplanmış çorba kasesi kimin hoşuna gider yoksa.
Temeli yok etmek gibi görünür, doğrudur. Ama yıkıp yokettikten sonra yenisini kurmak da vardır bu sanatın içinde. Bu yönüyle pesimist görünüp aslında optimist olan bir akımdır.
Ortaya çıktığı ilk yıllarda Almanya'da gerçekleşen bir sergide, sergi sonunda ziyaretçiler sanatçıların izniyle eserleri tahrip etmişlerdir.
( Bu arada dikkatinizi çekti mi bilmem dadaizm başlığı altında Almanya'nın bahsi ikinci defa geçiyor. Zaten en çok etkili olduğu yerlerden biri de Almanya. Şimdi Almanlar'ın 2. Dünya Savaşı'na giriş psikolojisini çözmüşsünüzdür heralde. Kötü bi niyetleri yokmuş. Yıkıp daha iyisini yapıcakmış adamlar, bi müsade etmemişiz ki) İlk bakışta yukarıda anlattığımın tersi bir süerçmiş gibi görünebilir ama bu olaydan sonra o sanatçılar daha iyi eserler vermişler mi, bence vermişler.Amaç bu zaten yap, yık, daha iyisini yap. Hatta yaparken de hiçbişeyi umursama.
Dadaizm kendisinden sonra gelen Pop-Art akımını da beslemiştir.
Pop-Art'a da gelicem. Sakin olun :))
1 yorum:
yazınızı keyifle okudum ...
Yorum Gönder